KriptoKral.com Teknoloji Haber Merkezi Blog Yapay zeka YAPAY ZEKÂ KARŞISINDA ÇOCUK HAKLARI
Yapay zeka

YAPAY ZEKÂ KARŞISINDA ÇOCUK HAKLARI

Çocuk

Çocukların üstün yararını, dijital çağda sadece onların ve ebeveynlerinin/bakım verenlerinin sorumluluğu altına bırakmayalım. Teknolojinin, çocukların en temel mahremiyet hakkını yok sayıp onları geride bırakma ihtimalini birlikte yok edelim.

Dünyanın ilk yapay zekâ güzellik yarışması Miss AI düzenlendi, aralarında 2 Türk isim 
de yer aldı. Dünyanın dört bir yanından yapay zekâ üreticileri tarafından tamamen yapay 
zekâ ile oluşturulan bin beş yüz model, bir panel tarafından değerlendirildi.”

“Finlandiya’nın başkentinde bir kahveci, yapay zekâ tarafından geliştirilen bir kahve 
karışımını tanıttı.”

“Yapay zekâ, yüz tanıma teknolojileri üzerinden kişinin siyasi yönelimini tahmin 
edebilir.”

“Hollanda’nın lale tarlalarında artık yapay zekâ robotları devriye geziyor, hastalıklı 
çiçekleri tespit ediyor, lale kıran virüsün yayılmasını önlüyor.”

“Liverpool futbol kulübü, köşe vuruşlarında ideal kombinasyonları ve taktikleri 
önermesi için artık yapay zekâdan faydalanacak.”

Son günlerde artık gözlerimizin ve beynimizin alıştığı manşetler bunlar… Yapay zekâ, 
sabah ayılmak için içtiğimiz kahveden, gece başımızı yastığa koyana dek her anımıza, 
her adımımıza eşlik ediyor.

Tarım ve Sanayi Devrimleri’nden çok daha farklı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. 
Gezegenle ve toplumun farklı bileşenleriyle ilişkilerimiz, yapay zekâ çağında çok 
daha farklı dinamiklerle şekilleniyor. Yepyeni bir dönüşüm var ve buna ne kadar 
hazırlıklı olduğumuz meçhul.

Peki bu süreçte çocukların durumu ne olacak diye düşündünüz mü hiç? Sizin yerinize 
Avrupa ülkeleri bir süredir kara kara düşünüyor gerçi…

6-9 Haziran tarihlerinde gerçekleşen seçimlerde bileşimi yenilenen Avrupa 
Parlamentosu’nun yeni yasama dönemindeki gündem maddeleri arasında çocukların 
çevrimiçi cinsel istismarına dair net ve bağlayıcı tedbirler alınması var.

Türkiye’de de yeni yasama döneminde -şayet kısır tartışmalardan ve kavgalardan fırsat 
kalırsa- bu kritik konunun öncelikli olarak ele alınıp bir yasal çerçeveye 
yerleştirilmesi şart.

Avrupa Parlamentosu’nda, çevrimiçi ortamda bulunan çocuklara dair cinsel istismar 
materyallerinin doğurduğu krize dair hızlı ve kararlı bir çözüm bulunması özellikle 
son iki yıldır tartışılıyor, ancak kapsayıcı bir mevzuat konusu bir türlü karara 
bağlanamıyor.

Özellikle çocuklara ilişkin cinsel istismar materyallerinin yüzde 64’ü, Rusya ve 
Türkiye de dâhil olmak üzere Avrupa'daki sunucularda barındırılıyor.

Bu arada, ABD merkezli Ulusal Kayıp ve Sömürülen Çocuklar Merkezi verilerine göre, 
2021 ile 2023 yılları arasında çocuklara yönelik çevrimiçi cinsel taciz vakalarında 
yüzde 300’den fazla artış kaydedildi. Aynı süre zarfında çocukların cinsel istismara 
uğradığını gösteren yaklaşık 200 milyon içerik, görüntü veya videonun internette 
yaygın olarak dolaştığı da bildirildi. Yani, her saniye, çocukların cinsel istismarına 
dair üç içerik, internette paylaşılıyor. Tüm bunlar ise, İnternet’in çocuklar dahil 
hepimizin hayatında giderek artan bir yer edinmesinden de beslenen bir süreç.

Faillerin bu süreçte çevrimiçi ağlar ve platformların doğurduğu denetimsizlik 
üzerinden çocuklara doğrudan erişebilmesi, kendilerinde onları cinsel olarak sömürme 
özgürlüğü hissetmesine de yol açıyor.

Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüye Son Derneği ECPAT tarafından geçen sene 
yapılan önemli bir kamuoyu araştırmasına göre, 15 ülkedeki AB vatandaşlarının yarıdan 
fazlası, çocukları çevrimiçi cinsel istismar ve sömürüden koruyacak bir yasayı 
desteklemeleri halinde temsilcilerine oy verme olasılıklarının artacağını söylüyor.

Geçtiğimiz yıl, AB'ye çocuklara yönelik cinsel şiddetle mücadele konusunda bir yasa 
çıkarması çağrısında bulunan bir dilekçeyi ise 540.000'den fazla kişi imzalamış, 
sadece 2021 yılında dünya çapında çocukların çevrimiçi cinsel istismarına dair 29 
milyon vakanın raporlandığı vurgulanmıştı.

Dahası, Avrupa Parlamentosu seçimlerine giden süreçte 200'den fazla parlamenter adayı, 
çocuk haklarını görevlerinin merkezine koymayı taahhüt eden bir manifestonun altına 
imza atmışlardı.

Avrupa Komisyonu bir süredir Meta ile bu konuda görüşmelerini sürdürüyor ve örneğin 
aralık 2023’te getirilen “Uçtan uca şifrelemeyi yaygınlaştırma kararı”nın çocuk 
istismarcılarının ekmeğine yağ sürebileceği endişesiyle daha makul bir çözüm arayışı 
söz konusu.

Mart ayında Avrupa Parlamentosu’nun, mayıs ayında da AB Konseyi’nin kabul ettiği, 
ancak henüz AB’nin Resmî Gazetesi’nde yayımlanmadığı için yürürlüğe girmeyen Yapay 
Zekâ Yasası, yapay zekânın toplumun geneli için doğurduğu potansiyel risklere dair 
önalıcı bir yaklaşım benimsiyor. Avrupa Komisyonu’nda bir Yapay Zekâ Ofisi kurularak 
bu konuda AB çapında ortak kurallar benimsenmesini sağlarken, uygulama sürecini 
desteklemek için bağımsız uzmanlardan oluşan bilimsel bir panel kurulacak. Yasa’da 
çocukların üstün yararı ve mahremiyet hakkının da gözetileceği vurgulanıyor.

Son dönemde önemli bir zorluk alanı da, metinden görüntüye dayalı yapay zekanın 
yükselişi... Internet Watch Foundation isimli Birleşik Krallık merkezli vakfın 
verilerine göre, sadece bir ay içerisinde çocuk cinsel istismarı materyallerine 
ayrılmış sadece bir dark web forumunda yapay zekâ tarafından oluşturulmuş 20.254 
görüntü bulundu. Bu görüntülerin gerçek görüntülerden ayırt edilmeleri imkânsız, 
çünkü çok inandırıcı biçimde oluşturulmuşlar.

Hatta iş öylesine çığırından çıktı ki, mayıs ayında ABD'de bir adam, cinsel istismara 
uğrayan çocuklara ait 13 bin resim üretmekle suçlandı. İngiltere polisi ise çocuk 
cinsel istismarıyla ilgili görüntüler yüzünden bir yıl içinde bin 700 kişiyi 
tutuklarken bu görüntülerin önemli bir kısmı da yapay zekâ ile oluşturulan içerikler 
idi. Ülkede yapılan en son kamuoyu anketine göre katılımcıların yaklaşık yüzde 88'i, 
18 yaşından küçüklerin yapay zekâ tarafından üretilen cinsel görüntülerinin yasadışı 
olması gerektiğinde hemfikir. İngiltere’de yapay zekâ yoluyla reşit olmayanların 
cinsel görüntülerini oluşturmak ve paylaşmak yasadışı iken bu konuda Stop It Now gibi 
acil ihbar hatları da oldukça aktif.

Güney İspanya'nın küçük bir kasabası olan Almendralejo’da bir grup delikanlı ise 
geçen sene eylül ayında, yapay zekâ ile “Çıplaklaştırma teknolojisi”ni kullanarak 
sınıflarında 20’ye yakın kızın Instagram profillerinden aldıkları imajları çıplak 
görüntülere dönüştürüp bunları WhatsApp grupları ve Telegram üzerinden paylaşırken, 
çocukların cinsel istismarına yönelik materyal üreterek aslında ciddi bir suç 
işlediklerinin pek farkında değillerdi.

İspanya, derin sahte teknolojisinin, çocukların manevi bütünlüğü ve mahremiyetini 
ihlal ettiği benzer durumlarda yasal olarak cezalandırılması konusunda bir yasa 
tasarısı üzerine çalışıyor. Avrupa Komisyonu ise 2022 yılı mart ayından beri bu tür 
suçların “Siber suçlar yönergesi” dahilinde suç olarak kabul edilmesi gerektiği 
üzerine tartışmalara sahne oluyor.

Özünde insan yaşantısını iyileştirme potansiyeli barındıran tüm bu teknolojik 
gelişmeler, aslında çocukların çevrimiçi istismarının ne kadar ciddi bir tehlike 
olduğunu ve sadece Avrupa’nın değil dünya çapında tüm yasama organlarının ve kolluk 
güçlerinin de ŞİMDİ harekete geçmesi gerektiğini net bir şekilde gösteriyor.

Yapay zekâ ve hukuk alanında uzmanlığı bulunan Avukat Selin Çetin Kumkumoğlu, yapay 
zekâ sistemlerinin çocukların hak ve gereksinimlerini göz ardı edecek şekilde 
oluşturulduğu için güvenlik ve veri koruması açısından onları olumsuz etkilediğini 
vurguluyor.

Kendisiyle bu konuda yaptığım söyleşide Kumkumoğlu, Avrupa Birliği düzeyinde yapay 
zekâ sistemlerinin temel haklar alanındaki tehditlerini önlemek üzere hazırlanan 
Yapay Zekâ Yasası’nın en nihayetinde temmuz ayında AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanmasını 
beklediğini ve böylelikle belli açılardan çocukların korunacağını belirtiyor:

“Yasa; Yapay Zekâ (YZ) sistemlerini yasaklı YZ sistemleri, yüksek riskli YZ sistemleri, 
genel amaçlı YZ sistemleri ve düşük riskli YZ sistemleri olarak kategorilere ayırıyor 
ve YZ sistemlerinin AB Temel Haklar Şartı tarafından korunan haklar üzerinde neden 
olduğu olumsuz etkinin boyutunun bir YZ sistemini yüksek riskli olarak sınıflandırırken 
özellikle önemli olduğunu ifade ediyor. Yasa, aynı zamanda, AB Şartı’nın 24’üncü 
maddesinde ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan, çocukların 
kırılganlıklarının dikkate alınmasını ve refahları için gerekli olan koruma ve bakımın 
sağlanmasını gerektiren hakları da vurguluyor.”

Örneğin, söz konusu Yasa’ya göre “Bir kişinin veya belirli bir grubun yaşı nedeniyle 
kırılganlıklarından yararlanan bir YZ sisteminin, söz konusu kişinin veya söz konusu 
gruba ait bir kişinin davranışını, o kişiye veya başka bir kişiye önemli ölçüde zarar 
verecek veya zarar vermesi makul ölçüde muhtemel olacak şekilde maddi olarak çarpıtmak 
amacıyla veya bunun etkisiyle piyasaya sürülmesi, hizmete sokulması veya kullanılması” 
şeklindeki uygulamalar “kabul edilemez risk taşıyor.”

AB Yapay Zekâ Yasası’nın her ne kadar bir AB düzenlemesi olsa da üçüncü taraf 
ülkelerdeki aktörleri de etkileyebileceğini belirten Kumkumoğlu, “Türkiye gibi üçüncü 
taraf bir ülkede yerleşik olsa da AB pazarına YZ sistemleri sunuluyor ve/veya YZ 
sistemlerinin çıktıları AB pazarında kullanılıyorsa, bu tür faaliyetleri yürüten 
şirketlerin ve/veya kişilerin de bu Yasa’ya uygun hareket etmesi gerekecek,” diyor.

Geçtiğimiz günlerde 19 ilde düzenlenen ve Çocuk Koruma Sistemi (CPS) ile Ulusal Kayıp 
ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi (NCMEC) gibi uluslararası kuruluşların 
desteğiyle yapılan operasyonlarda, çocuklara ait cinsel içerikli fotoğrafları ve 
videoları bilgisayarlarına depolayan ya da paylaşıma sunarak çevrimiçi müstehcenlik 
suçunu işlediği tespit edilen şüpheliler yakalanmıştı. Dolayısıyla Türkiye de bu 
sürecin önemli bir bileşeni.

Kumkumoğlu, Türkiye’de YZ’ye yönelik düzenleme faaliyetleri ile ilgili adımların 
atılmasının çocuklar dahil tüm bireylerin temel haklarının korunması bakımından oldukça 
önemli olacağını vurguluyor:

“Yalnızca AB Yapay Zekâ Yasası değil, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Yapay 
Zekâ, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Sözleşmesi dahil küresel 
anlamdaki düzenleme çalışmalarının da yakından takip edilmesi kapsayıcı ve temel 
hakların korunmasını önceleyen bir yasa yapmamıza yardımcı olacak. İnsan hakları 
eylem planları ve kalkınma planları içerisinde geçmiş yıllardan bu yana gündeme 
getirilen düzenleme çalışmalarının ivedilikle hayata geçirilmesi ve bu süreçte özel 
sektör, kamu ve sivil toplum dahil ilgili tüm paydaşların görüşlerinin alınması 
oldukça önemli olacak.”

Yapay zekâ teknolojileriyle oluşturulan ve çocukların çevrimiçi cinsel istismarına 
yol açan görüntülerin yasal olarak ne şekilde cezalandırılacağı ve bunun nasıl bir 
caydırıcılık mekanizmasına konu olacağı, yargı paketi dahil olmak üzere Meclis’in 
birçok yasama girişiminde etraflıca ve uzman görüşleri eşliğinde ele alınmalı; ayrıca 
uygulayıcılar da bu yeni alanda -gerekirse AB ülkeleriyle eşleştirme projeleri 
çerçevesinde- ciddi bir meslek-içi eğitimden  geçirilmeli ki sorunlar kaynağında ve 
etkin şekilde çözülsün.

Yuval Noah Harari, “Homo Deus: Yarının Kısa bir Tarihi” adlı kitabında şöyle yazar:

“Eğer bilgisayar programları süper insan zekasına ve benzersiz bir kudrete erişirse, 
bu programlara insanlardan daha mı fazla değer vereceğiz? Örneğin bir yapay zekânın 
insanları sömürmesi, hatta kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda onları öldürmesi 
kabul edilebilir mi olacak? Eğer yüksek zekâsına ve kudretine rağmen buna asla izin 
verilmeyecekse insanların inekleri sömürmesi ve öldürmesi hala nasıl kabul 
görebiliyor? İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının 
tümünden ayıran yüksek zekâsı ve kudreti dışında bir alametifarikası mı var? Öyleyse 
bu ayırt edici özelliğin kaynağı nedir ve yapay bir zekânın buna asla sahip 
olamayacağından nasıl emin olabiliriz? Böyle bir özelliğimiz yoksa, bilgisayarlar 
insanları zekâ ve kudretiyle geride bıraktıktan sonra bile, insan hayatına özel bir 
anlam yüklemeye devam etmek için bir nedenimiz kalacak mı? Evet, bizi bu kadar zeki 
ve kudretli yapan şey tam olarak nedir ve insan olmayan varlıkların bize rakip 
olabilme olasılığı, bizi geride bırakma ihtimali nedir?”

Çocukların üstün yararını, dijital çağda sadece onların ve ebeveynlerinin/bakım 
verenlerinin sorumluluğu altına bırakmayalım. Teknolojinin, çocukların en temel 
mahremiyet hakkını yok sayıp onları geride bırakma ihtimalini birlikte yok edelim.

Yeni yasama döneminde adeta kendi çevrimiçi krallığını kuran yapay zekâ karşısında 
çocukların haklarını merkeze alan çağdaş uygulamaları tartışalım, bunları 
yasalaştıralım.

Bu çağ artık kişilerin mezuniyet giysileri üzerinden özgürlüklerinin 
sınırlandırıldığı bir çağ değil. Bu çağ, yapay zekânın insanın gelişimini destekleyecek 
şekilde konumlandırılmasını sağlama çağı…

KAYNAK

Instagram
KRIPTOKRAL.COM GÜNCEL HABERLER | Yatırım Tavsiyesi Değildir.

Exit mobile version