Kripto endüstrisi hakkında her ne kadar yoğun endişeler mevcut olsa da pek çok hükümet, dijital varlıkları benimseme konusunda olumlu adımlar atıyor ve girişimlerde bulunuyor. Yakın zamanda yayımlanan bir raporda bu konuda çarpıcı veriler öne çıkıyor. Kripto paranın bilinirlik oranı her yıl artıyor. Son bir yılda kripto parayı duyanların oranı yüzde 77’den yüzde 99’a yükseldi. Her 4 kişiden 3’üne göre kripto para, kısa vadeli alım satım işlemi için kullanılıyor.
İşlem yapanlarda ise, 5 kişiden 4’ü aynı görüşte. Kısa vadeli alım satım işlemlerini, uzun vadeli yatırım ve para transferi takip ediyor. Kripto parayı duyanların yüzde 75’i, kripto paranın en büyük avantajının saklama ve taşıma kolaylığı olduğunu düşünüyor. Zaman ve mekân sınırlaması olmadan işlem yapmak ile işlem hızı da diğer avantajlar arasında görülüyor. Bununla birlikte kripto parayı duyan 10 kişiden 4’ü nasıl kullanılacağını bilmediği ve yeterince güvenilir bulmadığı için kripto paraları dezavantajlı buluyor. Özellikle genç kuşağın kripto yatırımlara gösterdiği ilgi kripto saklama hizmetlerine olan talebin artmasına ve bankaların kripto saklama hizmetleri alanına eğilmesine neden oluyor.
Dijital varlık saklama; kriptoyu, NFT’leri ve diğer dijital varlık türlerini güvenli ve emniyetli bir şekilde saklama işlemidir. Kripto paralar için kullanılan dijital kripto para cüzdanları ile farklı kripto paralar saklanabilir, gönderilebilir ve alınabilir. Kripto paralar, dijital cüzdanlarda fiziksel olarak depolanmaz; her işlem blok zincir üzerinde dijital olarak kaydedilir ve saklanır.
Soğuk ve sıcak cüzdanlar olmak üzere iki ana kategoriye ayrılan kripto para cüzdanları arasındaki en önemli fark, soğuk cüzdanların internetten izole bir şekilde çalışmasıdır. Sıcak cüzdanlar, internet bağlantısı ile işlem yaptığından güvenlik riskleri fazladır. Dolayısıyla sıcak cüzdan az miktarda para tutmak için kullanılırken, soğuk cüzdan ise farklı dijital değerleri depolamak için bankadaki kasalar gibi kullanılmaktadır. En güvenli yöntem her iki cüzdanın amaçlarına uygun bir şekilde birlikte kullanılmasıdır.
Geleneksel varlıkların aksine, dijital varlıkların saklanması birçok operasyonel zorluğun yanı sıra fırsat da sunar. Dijital varlık saklama yönetimi, kişisel saklama (Kişinin kendi kendine yönettiği) ve saklama hizmeti (Üçüncü taraflardan saklama hizmeti alınarak) olmak üzere iki şekilde yapılır.
Kripto paranın önemli ve sıklıkla övülen bir yönü olan kişisel saklama, bireylerin dijital varlıklarını bağımsız olarak yönetmelerini sağlar. Üçüncü taraf sağlayıcılar bu süreci cüzdan hizmetleri ve donanım çözümleri aracılığıyla kolaylaştırabilirken, doğal riskler ve kontrol bireye aittir.
Saklama hizmetleri ise geleneksel varlık saklama hizmetlerine benzer bir deneyim sunar. Kripto saklama hizmeti, bireysel ya da kurumsal yatırımcılar için dijital varlıkları depolayan bir finansal hizmettir. Özellikle profesyonel ve kurumsal yatırımcılar genellikle hırsızlık, operasyon ile ilgili hatalar ya da teknik aksilikler nedeniyle fonları kaybetme riskini azaltmak için kendi özel varlıklarını yönetmeyi tercih etmediklerinden saklama hizmetlerini kullanır. Kripto tutarken ne kadar rahat hissederlerse yeni bir varlık sınıfına yatırım yapma ihtimalleri o kadar fazla olur. Dijital varlık saklama hizmetleri sunan nitelikli saklama hizmeti sağlayıcıları da küresel kripto pazarlarının kurumsallaşmasında önemli bir rol oynar.
Dijital varlıkların uzun bir süredir finansal kuruluşlar ve bankalar için önemli bir odak alanı haline gelmesiyle birlikte dünya çapındaki büyük bankalar kripto varlıkları tıpkı diğer varlıklar gibi tutmak üzere atılımlar yapıyor. Bu hizmeti sağlamak isteyen bankalar ya kendi teknolojilerini oluşturuyor ya da çözümlerini kendi sistemlerine entegre edebilecekleri bir teknoloji sağlayıcısı kullanıyorlar.
Dünyaya baktığımızda Avrupa bankalarının bu konuda daha somut adımlar attıklarını ve kripto varlık saklama hizmetleri sağlama konusunda önde olduklarını görebiliyoruz. Örneğin, Avrupa bankacılığında önemli bir oyuncu olan bir banka, 2021’in başlarında bu hizmetleri sunmayı planladığını açıkladı ve Almanya’da lisans için başvuruda bulundu. Ek olarak, kısa süre önce de kripto para saklama konusunda uzmanlaşmış İsviçreli bir girişimle ortaklık kurdu. Bir Fransız bankası ise bir kripto saklama firması ile stratejik bir ortaklık kurarak bu alana girdiğini açıkladı.
ABD bankaları ise yasal düzenlemelere takıldığı için bu konuda geride kaldı. SEC’nin müşterilerin kripto varlıklarına yükümlülük olarak muamele edilmesine ilişkin kılavuzunun ABD bankaları için önemli bir engel olduğu biliniyor.
Geleneksel finansla kesişimi
Ülkemizde de bu alana yatırım yapan ve girişimlerini açıklayan bankaları görmeye başladık. Bankalar onlarca yıldır paranın koruyucusu oldular. Bu nedenle, kurumsal ve bireysel yatırımcıların dijital varlık saklama çözümleri sunma konusunda bankalara güvenmeleri doğal karşılanabilir. Bununla birlikte, geleneksel paranın saklanmasından farklı olarak dijital varlıklar, bir bankanın önemli değerlendirmeler yapmasını gerektirir. Bir bankanın dijital varlık saklama kapasitesini harici bir hizmet sağlayıcıdan satın almayı veya inorganik olarak getirmeyi seçtiği durumlarda bazı hususlara özellikle dikkat edilmesi gerekir.
Örneğin; bankalar, bir saklama hizmeti sağlayıcısı ile çalışacaksa bu sağlayıcıyı seçmeden önce mevzuatta netlik aramalı, göz önünde bulundurulan saklama platformunun, kripto saklamayla ilgili bölgesel düzenleyici politikalara uygunluğu aranmalıdır.
Bankaların, bireysel veya kurumsal müşterilerine ait dijital varlıkları saklanması için daha güvenilir bir ortam sunması, yılda en az bir defa olmak üzere düzenli denetim ve bununla beraber habersiz denetim de olmak üzere veya bilgi sistemlerinde meydana gelecek önemli değişikliklerden önce risk analizlerini tekrarlaması önemli bir husus. Bu kapsamda regülatif olarak da sağlıklı bir ortamın oluşturulması ve düzenlemelerin ülkelerin mevzuat ve uygulamalarına göre yapılarak güncel tutulması büyük önem taşıyor.
Dijital varlık saklama sağlayıcıları için en büyük riskin siber güvenlik olması nedeniyle, saklama hizmeti sağlayıcıları denetçiler tarafından güvenlik, kullanılabilirlik, işlem bütünlüğü, gizlilik ve mahremiyet gibi temel boyutlarda incelendiklerini göstermelidir.
Sistem ve organizasyonel kontroller amacıyla, saklama hizmeti sağlayıcıları için yaygın olarak uygulanan iki sınav vardır. Bunlar SOC1 ve SOC2’dir. Örneğin; Gemini, Ocak 2021’de hem SOC1 hem de SOC2 sınavlarını geçtiğini duyurdu. Ancak, siber standartların güncel tutulmasını sağlamak için bu anlık incelemelere ek olarak periyodik denetimler şarttır.
Bu çözümleri kurumsal müşterilerine sunarken bankaların, saklama platformlarının mobil, PC, işlemci ve tarayıcı uyumluluğu gibi çeşitli ara yüzleri sağlaması gerekiyor.
Sonuç olarak; dijital varlık saklama karmaşıktır ve ciddi şekilde düşünülmelidir. Özellikle büyük şirketler veya kripto para birimlerinde büyük miktarda yatırım yapan yatırımcılar için bir şirket veya bankanın varlıklarını saklaması daha güvenli bir tercih olarak değerlendirilebilir. Şeffaflık/açıklığın, güven ilişkisine giden bu uzun yolun bir parçası olduğu söylenebilir. Doğru saklayıcıyı seçmek için düzenleyici kuralların, güvenlik önlemlerinin ve şeffaflığın dikkatli bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Ancak uygun özen ve kaynaklarla dijital varlık saklama, geleneksel saklama modellerine göre daha fazla güvenlik, şeffaflık ve maliyet verimliliği sunabilir.
Instagram
KRIPTOKRAL.COM GÜNCEL HABERLER | Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Leave feedback about this