Aralık 3, 2024
İstiklal Cd. Tokatlıyan İş Mrk. K:1 N:1 Beyoğlu – İstanbul
Gündem

TÜRKİYE CUMHURİYETİ 101. YILINI KUTLUYOR

Türkiye

Anadolu’nun düşman işgalinden kurtarılmasının ardından TBMM’nin 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etmesiyle Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açıldı, “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” sözü de devlet yönetiminde yerini aldı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla yakılan bağımsızlık 
meşalesi, Türk milletinin verdiği büyük mücadele sayesinde halen yanmaya devam ediyor.

Yeni Türk devletinin varlığı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile 
tescillendi.
İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasından 2 ay sonra 13 Ekim 
1923'te Ankara, Türkiye'nin hükümet merkezi oldu. Artık mevcut rejimin isminin de 
bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.

O güne kadar devlet başkanlığı görevini, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak 
Mustafa Kemal Paşa yürüttü. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması'nın 
onayı için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini 
istiyordu.

27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyetinin istifası ve Meclisin güvenini kazanacak bir
kabine listesinin oluşturulamaması da soruna acil bir çözüm gerektirdi.

“Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz”

Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Çankaya 
Köşkü'nde arkadaşları için Latife Hanım'a bir sofra hazırlattı.

İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam 
yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:

"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda 
beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, 
Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir 
Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. 
Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine 
gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet 
Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini 
söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize 
Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. 
Onları da yemeğe alıkoydum.

Yemek sırasında: 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, 
derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket 
edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım 
programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.

Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan 
bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç 
görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe 
etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı 
halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan cumhuriyetin ilan 
edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."

“Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”

Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren 
kanun tasarısını ülkenin bekası için hazırladı.

"Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde 
TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının 
oyuyla cumhuriyetin ilanı kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" 
sesleri ve alkışlarla karşılandı.

Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyetin 
ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde 
en belirgin şekliyle yerini buldu.

Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin 
tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk 
cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa konuşmasını, 
"Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır." sözüyle bitirdi.

Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi ve devlet başkanlığı 
konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi.

Buna göre, cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip 
cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, Meclis Hükümeti Sistemi yerine 
parlamenter rejime geçilmiş oldu.

“Milli bayram” olarak kutlanmaya başlandı

İlk hükümeti kurmakla İsmet İnönü görevlendirilirken, Fethi Okyar da TBMM Başkanlığı'na 
seçildi.

Türk halkı, 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günü cumhuriyetin ilanını kutladı. 26 Ekim 
1924'te yayımlanan kararname ile cumhuriyetin ilanının 101 pare top atışı ve 
düzenlenecek etkinliklerle kutlanmasına karar verildi.

Karar doğrultusunda 29 Ekim 1924'teki etkinlikler, kutlamaların başlangıcı oldu.

Hariciye Vekaleti, 2 Şubat 1925'te bir kanun teklifiyle 29 Ekim'in bayram olmasını 
önerdi. Teklif, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara 
bağlandı.

TBMM'de teklifin 19 Nisan'da kabul edilmesiyle 29 Ekim, 1925 yılından itibaren "milli 
bayram" olarak kutlanmaya başlandı.

Türkiye Cumhuriyeti, 2024 yılı itibarıyla 101. yaşını coşkuyla, inançla kutluyor.

KAYNAK

Instagram
KRIPTOKRAL.COM GÜNCEL HABERLER | Yatırım Tavsiyesi Değildir.

Leave feedback about this

  • Quality
  • Price
  • Service

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field
Choose Image
Choose Video